Güncel Haberler

Bakan Tekin’den müfredat eleştirilerine yanıt: Siz ne kadar eleştirirseniz eleştirin ben bunları yapmaya devam edeceğim.

AK Parti’nin Batman Merkez İlçe sekizinci olağan kurultayına katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin önemli açıklamalarda bulundu.

BAKAN TEKİN’DEN MÜFREDATIN ELEŞTİRİSİNE CEVAP: YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM

Müfredatla ilgili eleştirileri de değerlendiren Bakan Tekin, “Yaptıklarınız eski moda diyorlar. Yaptığınız şeyler laikliğe aykırı” dedi ve şunları söyledi: “Ben de Erzurum’un bir köyünden gelen biri olarak söylüyorum. Çocuklarımın geldiğim toplumun değerleri ile yetişmesini istiyorum “Bu değerlerle gurur duymasını istiyorum. Bu yüzden bunları yapıyorum. Beni ne kadar eleştirirseniz eleştirin, ben. Bunları yapmaya devam edeceğiz.”

4844w536

Bakan Tekin’in açıklamalarından dikkat çeken noktalar şöyle:

“Sayın Cumhurbaşkanımız bize çok büyük bir ufuk çizdi ve şöyle dedi: ‘Gelecek yüzyılı Türkiye’nin yüzyılı yapacağız.’ “Siyasi hayatımızda bundan daha büyük bir projeksiyon görülmedi. Bu gerçekten çok büyük bir projeksiyon ve bizim görevimiz bunu yapmak. Gelecek yüzyılı Türkiye’nin yüzyılı yapacak eylemleri anlatacağız.”

“80 YILDA BATMAN’DA YAPILAN DERSLİK SAYISINI 3 KATINA ÇIKARDIK”

DEM parti siyasetine karışan tanıdığımız insanlara soruyorum. Diyorum ki: Bu bölgenin çocuklarının okula gitmesini, eğitim almasını mı istiyorsunuz? Bakın ne yapıyoruz? Onlar ne yapıyor? Müsteşarlık yıllarımda hayatımda en çok üzüldüğüm trajik olaylardan biri de Aybüke ve Necmettin öğretmenlerimiz ile PKK tarafından kaçırılan öğretmenlerimiz hakkında yaşadığımız davadır. Eğer Kürtlerin eğitim almasını, yazılımcı ve doktor yetiştirmesini istiyorsanız bu okullara gönderdiğimiz öğretmenlere ve burada inşa ettiğimiz okullara sahip çıkmanız gerekmez mi? Tıpkı çukur olaylarında yaşadığımız gibi, okullarımızı yakıp yıkarak, buradaki öğretmen arkadaşlarımızı zora sokarak, hayatlarıyla tehdit ederek Kürt çocuklarına fayda sağladığınızı mı sanıyorsunuz? Bir yandan okullarımızı yakıyoruz, öğretmenlerimizi kaçırıp öldürüyoruz, diğer yandan Kürt çocukları eğitim alamıyor diyoruz. Arkadaşlar bu doğru bir politika mıdır? Tutarlı bir politika mı? Bunu yapanların Kürtlerin haklarını, Kürt çocuklarının geleceğini düşündüklerini söylemek doğru olmaz. Devlet hizmet etmeye devam etsin. Ne yaptık? Tüm bu olaylara rağmen rakamlar yalan söylemiyor. 2002 yılında Batman’da 2.387 dersliğimiz vardı, okulları kastetmiyorum, derslikleri kastediyorum. Şu anda 7.278 tane var. Kısaca 80 yılda yapılan derslik sayısını iki katına çıkardık demiyorum, üç katına çıkardık.

Dün Bütçe Plan komisyonunda muhalefet milletvekilleri yatırım bütçenizin azaldığını söylediler, neden sorun çıkarmıyorsunuz? Yıllar geçtikçe “milli eğitim bütçesinden önemli bir pay ayrıldı ancak yatırım bütçesi azaldı.” diyor. Bu yüzden kendime şu soruyu soruyorum. 2002 öncesinde yatırım bütçem 1990’lara göre azalmış olsaydı, bu kadar küçük bütçeyle nasıl üç kat daha fazla okul yaptırabilirdim? 80 yılda nasıl bu kadar az okul yaptılar? Daha sonra şöyle bir şey ortaya çıkıyor. O dönemde bu adamlara yatırım bütçesi verilmişti ama bir şekilde bu parayı çarçur ettiler. Onu başka yerde harcadılar. İkisinden birini kabul etmeniz gerekiyor. Ya artık yatırım bütçemiz çok fazla, çok fazla hizmet veremeyecek kadar fazla, ya da o dönemde yatırım bütçeniz çok fazlaydı ama demek ki halk vergileriyle topladığınız parayı başka yerlerde harcamışsınız.

“BM, DÜNYADA TÜM SINIFLARDA AKILLI TAHTA SAHİP OLAN TEK ÜLKENİN TÜRKİYE OLDUĞUNU SÖYLÜYOR”

2002 öncesi ve sonrasına baktığımızda Türkiye’nin reşit olduğunu söylüyorum. Muhalefet de beni eleştiriyor ama rakamlar ortada. Bu rakamları görünce neyi inkar ediyorlar? Daha önce yapmadığınız şeyleri yaptık. Daha önce hiç yapmadığınız şeyleri yaptık ve daha önce yaptıklarınızı ikiye, üçe katladık. Veya takdir edin. Teşekkür ederim deyin. Doğru, yapmıyorlar. Böyle bir şey yapmalarına ihtiyacımız yok ama bu günlerde Milli Eğitim Bakanlığı olarak bizi soyuyorlar. Nerede karşı çıktıklarını biliyor musun? Çocuklarımıza eğitim vereceğiz diyorum. Modern dünyada rekabet etmek için hangi araçlar mevcutsa, bu çocukları kendi çocuklarım olarak kabul edeceğim ve onları bu araçlarla donatacağım. Ne yapacağız? Okullarımıza akıllı tahtalar koyalım. Bakın Birleşmiş Milletler açıkça bir şeyler söylüyor. Dünyada tüm sınıflarında akıllı tahta bulunan tek ülkenin Türkiye olduğunu söylüyor.

“EĞİTİM METODOLOJİSİNDE OLASI DEĞİŞİKLİKLER GETİRMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Eğitim metodolojisindeki her türlü değişikliği modern anlamda gerekli pedagojik ilkeler doğrultusunda getirmeye çalışıyoruz. Bu çocukların bizim sahip olduğumuz kültüre sahip olmaları gerekiyor. Nasıl ki bundan 100, 150 yıl önce bu bölgede yaşayan insanlar birbirlerini kardeş olarak görüyor ve kardeşlik hukukuna sahipse, ben de gelecek nesilleri bu şekilde yetiştirmeliyim diyorum. Gelecek nesillerin bu coğrafyanın ve kültürün maddi, manevi ve milli tüm değerleri ile yetişmesini istiyorum.

“SİZ BENİ NE KADAR ELEŞTİRİRSENİZ BEN BUNU YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM”

Beni eleştiriyorlar. Laik eğitim açısından söylediklerinizin yanlış olduğunu söylüyorlar. Ben de söylüyorum, size karşı olabilir ama Batman ve Erzurumlu vatandaşların değerlerine aykırı değil. Bir yanlışlık varsa laiklikten anlaşılanla vatandaşın anladığı arasında çelişki vardır. Sizin anladığınız laikliktir; Cami kapılarının kapatıldığı, camilerin ahıra dönüştürüldüğü, vatandaşların Kur’an öğrenmesinin yasaklandığı 1940’lı yılları hatırlayın. Laiklikten kastımız budur. Laikliğin gereği olarak bunu yaptınız. Yani sizin laiklik derken kastettiğinizle benim kastettiğim aynı değil. Laiklik derken, inandıkları din ne olursa olsun, tüm vatandaşların dini inanç ve ibadet özgürlüğünün Devlet tarafından güvence altına alınmasını kastediyorum. Ne anlıyorsun? Müslümanların inanç özgürlüğünün engellendiğini, yasaklandığını anlıyorsunuz. Dolayısıyla laiklik anlayışımızda kuşkusuz bir farklılık var. Ben evrensel laiklikten yanayım ama siz Türkiye’ye özel kendi icat ettiğiniz laiklik anlayışını bana dayatıyorsunuz. Bu olmaz. Laiklikten anladığımız şudur; Başörtülü üniversiteye gitmek isteyen çocuğu ikna dersliklerine götürüp ikna etmeye çalışarak laiklikten yola çıktınız. Bunu yaparak laikliği savundunuz. Yani savunduğunuz laiklik aynı laiklik mi anladığım kadarıyla? Bir tane bile değil. AK Parti iktidarının ilk yıllarında 411 milletvekilimiz başörtüsü özgürlüğü çağrısı yapan anayasa değişikliğine imza attı. Cumhuriyet Halk Partisi konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Neden getirdi? Laikliğe karşı olduğu için getirdi. Ne içerir? Şunu içeriyor: Bir öğrenci üniversiteye gidiyorsa başını örtmelidir. Peki bu laiklik veya evrensel anlamda laiklik anlayışıyla çelişen nedir? Çünkü laiklik dediğimiz şey insanların dini inanç ve ibadet özgürlüğünün garantisidir. Bu. 2014 yılında yönetmelikte değişiklik yaptık. Okullarda doğal ışıkla aydınlatılan ibadet alanları zorunluluğu getirdik. Laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle iptal davası açıldı. Peki bu laikliğin karşısında nasıl duruyor? Lise öğrencilerinin ve öğretmenlerinin de isterlerse başlarını örtebilmelerini sağladık. Laikliğin laiklik olduğunu savunarak Danıştay’a başvurdular. Şimdi burada bir sorun var. Kendi ideolojik bakış açısını bize empoze etmek isteyen birileri, evrensel tanımlara uymayan kavramları dayatıyor ve bizi bu konuda eleştiriyor. Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip bir toplumuz ve devlet geleneğimizde hakim olan nokta kardeşlik hukukudur. Kendin için ne istiyorsan, kardeşin için de aynısını isteyeceksin. Siz namazınızı kılarken, yanınızda “kardeşim” dediğiniz kişinin namaz kılamaması geleneğimize aykırıdır. Müfredatta yaptığımız şeyleri eleştiriyorlar. Yaptığın şeyin eski olduğunu söylüyorlar. Yaptığınız laikliğe aykırıdır. Ben de Erzurum’un bir köyünün insanı olarak çocuklarımın geldiğim toplumun değerleriyle büyümesini istediğimi söylüyorum. Onun bu değerlerden gurur duymasını istiyorum. Bununla mücadele ediyorum. Bu yüzden onları yapıyorum. Siz beni ne kadar eleştirirseniz eleştirin, ben bunları yapmaya devam edeceğim.

“KAPIYI ÇALMADAN ÇIKMAYACAKSINIZ”

Buraya geliyoruz. Burada sorunları görüyor ve çözüm bulmaya çalışıyoruz çünkü içinden geldiğim siyasi gelenek bunu bana dayatıyor. Açık kapı bırakmayacaksın. Orada ne yapacaksın? Kapıyı çaldığınızda insanlara ne diyeceksiniz? Kabine olarak görev yapacağım. Şimdi bana yaptığım eylemleri anlatacaksın. Teşekkür ederim. Dünyanın her yerinde bambaşka bir tasarım var. Bu tasarım içerisinde var olmak istiyorsak, iddialı bir şekilde var olmak istiyorsak, bu mücadelenin bir parçası olmak istiyorsak çok ama çok daha fazla çalışacağımız bir dönemdeyiz. Allah hepimizin yardımcısı olsun.”

Bu içerik Melih Kadir Yılmaz tarafından yayınlanmıştır.

Önceki içerik Sonraki içerik

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu